Bilecikli köylüler Osmanlı yadigarı 500 almanak top güllelerini özenle koruyor

Osmanlı ordusunun 16. yüzyılda Anadolu’daki sunu eke gülle istihsal merkezlerinden Söğüt ilçesinde yapım edilen bütünüyle güllelerinden bazıları muhtarlıkta sergileniyor.

“Eroin kenti” namına adlandırılan Söğüt’e sadık Küre köyünde 500 yıl geçmiş üretilen külliyen güllelerinden bazıları, çiftçiler tarafından tarla sürerken bulundu. Köyün bu özelliğinin ati nesillere aktarılması amacıyla gülleler muhtarlıkta sergilenerek kültürün yaşatılmasına çalışılıyor.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Bilgi Gökçe Yazın Fakültesi Güneş Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Refik Arıkan, AA muhabirine, Bilecik’in 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin genişlik cesim gülle üretim merkezlerinden olduğunu söyledi.

Arıkan, Bilecik’te hem demir hem bile taş gülle üretiminin bulunduğunu belirterek, “16. yüzyılın başlarında bu istihsal merkezlerinde 700 hayat çalışırken, Kanuncu Sultan Süleyman döneminde bu benzer birden kalık ve 1700’lere büyüklüğünde çıkmıştır.” dedi.

Sayılara bakıldığında yavuz bir üretimin olduğunun görüldüğünü aktaran Arıkan, Kanuni Şehriyâr Süleyman’ın, hükümranlığının sonuç döneminde 1565 yılında 30 bin taş, 35 bin civarında üstelik çıpa gülle yapılmasını istediğinin kayıtlarda düz aldığını dile getirdi. Doç. Dr. Arıkan, şunları kaydetti:

“Bu rakamlar kıytırık çokça koca rakamlardır. Bu gülleler hem donanmanın hem bile yağız ordusundaki topçuların ihtiyacını karşılamaktaydı. Üste Bilecik’teki görevlilere baktığımızda de ilginç adlar var. Söz Misali Bilecik’te beyaz zehir emini namına görev eden, buradaki işleri kombinasyon edenlerden biri dahi Kanuni Padişah Süleyman’ın son futbolcu başı Piri Ağa’dır. Yani bu muhteşem kişiler birlikte burada bir zamanda madenin yönetiminde bulunmuşlardır. Bilecik’teki imalathanelerde hazırlanan bu demir gülleler, Karamürsel Limanı’na ulaştırılır ve oradan dahi gemilerle İstanbul’a taşınırdı. Dünya’deki gülle istihsal merkezlerinde 1600-1700 kişinin çalışması oradaki katıksız adına içtimai ve ekonomik hayatı de etkilemiştir, orası adeta ayrımsız site haline gelmiştir.”

“Bölgenin tevhit sanayisi”

Yeryüzü Köyü Muhtarı İbrahim Gögercin da “yeryüzü” kavramının maden eritilen yer anlamına geldiğini belirtti.

Kuruluşu Orhan Gazi dönemine dayanan Yeryüzü köyünün, 17 işletmeyle “Küre-i Önemli Karyesi” adına arşivlerde geçtiğini bildiren Gögercin, şöyle konuştu:

“Köylülerimiz eliyle mütenevvi ebatlarda gülleler bulundu. Sunma nazik ebadımız, yerey sürümünde artık. Başka iki buut köyümüzün seçme hanesinde birer ikişer skor bulunuyor. O zamanlar günümüzde kullandığımız kabil sodyum klorür bulunmayan, kaya tuzlarını vurmak amacıyla değme hanede ikişer üçer bulunup, ayrıca delinip saplı kaya tuzlarını zayıflatmak üzere kullanılırmış. Kadırgalarda siktirici toplarda kullanılan gülleler. O dönemde yapılan, Osmanlı subaylarına gidon kılıcı yerine verilen kılıçların çokları burada işlenmiş. O dönemden artan eserimizi hala saklıyoruz.”

Köy halkından 53 yaşındaki Arfettin Alp ise Adalar mevkisinde 8 sene geçmiş çift sürerken pulluğuna bire bir cismin takıldığını söyledi.

Bunun haddinden fazla yavaş olduğunu anlatan Kahraman, “Kaldıramayacağım şekildeydi. Patlar diye korktum, değnekle dürttüm, patlayacak kabilinden gözükmedi. Bilahare suyla yıkadım, çok ağırdı. Traktörün arkasındaki sandığa koydum, muhtarlığa getirdim. Muhtarımız da iyicene temizleyip burada sergiliyor. Ayrımsız samanlık yapılacak yahut tıpkı temel kazacağız, bir yerde çıkabiliyor. Epey ya bile nazik çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

İrfan Tunçer de gülleleri köylerinin bazı arazilerinde görmenin benzer olduğunu kaydetti.

Share: