Enkazda babasıyla “taş kağıt araklama” oynayarak 101 saat muntazır Tanem taburcu edildi

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Hatay’ın Defne ilçesinde yaşadıkları apartmanın enkazından 101 saat sonradan babasıyla çıkarılan 8 yaşındaki Tanem Safiye Okuyucu’un tedavisi tamamlandı.

Enkazdan kurtarıldıktan bilahare ambulansla Adana Kent Hastanesi’ne getirilen Tanem ile 42 yaşındaki babası Cem Okuyucu, tedavilerinin arkası sıra taburcu edildi.

Irak’ta hareketli annesinin da depremin arkası sıra geldiği hastanede sevimli tavırlarıyla dikkati calip Tanem’in babasıyla diyaloğu şahit olanları gülümsetiyor.

Enkaz altında babasıyla yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Tanem, şunları söyledi:

“101 saat babamla bu arada kaldık. Babam bana orada masal anlattı, melodi söyledi. Bire Bir da baziçe oynadık, taş kağıt arak. Karanlıktan göremiyorduk, hangi işareti yaptığımızı birbirimize söylüyorduk. Sonradan uyudum, uyandım. Çok üşüdüm. Babam battaniyeyle sardı ama gene de üşüdüm. Yazboz Tahtası soğuktu amma babam kucağında ısıtmaya çalıştı. Ilk beni çıkardılar, sonradan babamı. Babaannemden marifet yok.”

Babasının seçkin dönme elindeki taşla duvara vurduğunu aktaran Tanem, sesleri duyanların kendilerini kurtarmaya geldiğini ifade etti.

“O ince tün, tükenmez akşam…”

Ağababa Toplama Okuyucu ise evlerinin yıkılmasıyla çöküntü altında kaldıklarını dile getirdi.

Altlarındaki zeminin patladığını, oradan itici çekicilik geldiğini belirten Okuyucu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Odada takkadak kızımla ikimiz vardık, annem taraf odadaydı. Üstüne enkaz düştü. Üstümde tavan betonu vardı ve bu durumda anneme yardım edemedim. Dip üzücü çekiyordum, kızıma yansıtmamaya çalışıyorum. Karanlıkta elimize sabık gül suyu ile kızım sırtıma ve elime sürdü, tedavi etmeye çalıştı. İlk 3 saatinde tığ dip hararet yaşıyorduk. O ilk 3 saatte ölme noktasına varmıştık. Tanem yalvarıyordu, ‘Baba lütfen, sözünü tut kurtar’ diyordu.”

Kızını soğuktan yüklenmek amacıyla eline geçenlerle sarmaya ve kucağında ısıtmaya çalıştığını nâkil Kari, Tanem’e şarkılar söylediğini, masal anlattığını ve oynadıkları oyunlarla motive etmeye çalıştığını belirtti.

Zifiri karanlıkta çok tahakküm günler geçirdiklerini vurgulayan Okur, şunları anlattı:

“O etraflı akşam, zevalsiz gece, zifiri karanlığın dibi. Yani göz pırıltılarında neyi düşünürsün, suyu mu düşünürsün, o çıkar önüne. Ayrıksı bir özdek mi düşünüyorsun, görürsün. Yani o zifiri karanlığın verdiği şaşılık. Tanem, ‘Baba senin yüzünü çok özledim, kaplamak istiyorum’ diyordu. Telefon, çırağ, görmek bulunmayan. Tek şey bulunmayan. Tanem ile Allah’a ‘Ya bizi öldür evet kazanç diye’ dua ettik. Tanem bana vasiyet verdi, ‘Baba ben sensiz yaşayamam. ya sen fevt evet birlikte ego öleyim’ dedi. Ego birlikte ‘Öyle aynı özdek olmayacak’ dedim. Orada bir vahim geldi, duvara vurmaya başladım. Oradan ayrımsız ses geldi. Ruhumuzu tevdi etmek üzereyken Cenabıhak birini yolladı, ‘Çıkın’ dedi.”

Share: